Türk İnternet Siteleri İlk Açıldıklarında Nasıl Görünüyordu?

İnternet sitelerinin ilk hallerini görmeyi seviyoruz, arada böyle makaleler popüler oluyor. Ama hep "Dünya'nın En Popüler Sitelerinin İlk Halleri" gösteriliyor. Ben de Türk İnternet sitelerinin archive.org'da bulabildiğim en eski ekran görüntülerini biraraya getirip Türk İnternet'ine bir katkım olsun dedim.

İşte, en eskiden başlayarak, ünlü Türk web sitelerinin ilk halleri:



Garanti Bankası - 1997
Günümüzde hala en çok kullanılan banka sitelerinden olan Garanti.com.tr, en eski ekran görüntüsünü bulabildiğim banka sitesi.
Garanti.com.tr

Milliyet - 1997
Bir zamanların en çok ziyaret edilen haber sitesi Milliyet, en eski ekran görüntüsüne ulaşabildiğim haber sitesi oldu. (Türkçe karaktersiz bazı yazılar dikkat çekici)
milliyet.com.tr

Radikal - 1998
En eski haber sitelerinden birisi de Serdar Kuzuloğlu'nun yönetiminde yayına alınan Radikal. Sanırım Milliyet'ten sonra, NTVMSNBC'den önce bir dönem en popüler haber sitesi olmuştu. 
Radikal.com.tr


İş Bankası - 1998
İş Bankası, 1998'den beri online şubesiyle hizmetimizdeymiş. O zamanlarki kişisel sitelerden çok da farkı yokmuş tasarım olarak.
isbank.com.tr


sahibinden.com - 2000
Türkiye'nin en eski ticaret sitesi sahibinden.com, bügün bile yayına olan logosu ve basit tasarımıyla aslında 1999 yılında açılmıştı fakat bulabildiğim en eski görsel 2000 yılına ait.
sahibinden.com


Turkcell - 2000
Nostaljik Sinyal Bebek logosuyla Turkcell, basit bir tasarımla yayındaymış 2000 yılında. "Hızlı Mobil Data" derken şimdiki hıza göre nasıl bir hızdan bahsettiklerini merak ediyorum. Turkcell sitesi sık sık değişen tasarımıyla ve neredeyse her yıl en iyi kurumsal web sitesi ödülleri almasıyla bilinir bu arada.
turkcell.com

MyNet - 2000
Mynet, 2000 yılında neredeyse bugün sunduğu hizmetlerin tamamını sunuyormuş.
mynet.com


ideefixe - 2000
Türkiye'nin Amazon'u olmak için yola çıkan ancak Türklerin pek de okumayı sevmediğini anlayıp bir kitap sitesi olarak kalan ideefixe, ismi zor söylendiği için onlarca farklı alan adı almak zorunda kalmıştı.
ideefixe.com



Hürriyet - 2000
Hürriyet, bu 2000 yılına ait ekran görüntüsünde de görüldüğü gibi, uzun süre "Hürriyetim" adıyla yayın yapmıştı İnternet'te.
hurriyetim.com




e-Kolay - 2001
e-kolay, 2001 yılında hem bir İnternet Servis Sağlayıcı, hem de Türkiye'nin en büyük portalıydı. 
e-kolay.net

Gittigidiyor - 2001
Gittigidiyor, 2001 yılında yayına başladığından beri aynı logosunu korumuş. Üstelik Dünya devi eBay tarafından satın alınmasına rağmen, ismini bile korumaya devam ediyor.
Gittigidiyor.com

Yemeksepeti - 2001

Türkiye'nin en büyük niş ticaret sitesi Yemeksepeti, yakın zamana kadar 2001'deki ekran görüntüsüne çok benzeyen bir ana sayfayla karşıladı bizleri.
yemeksepet.com

Blogcu.com - 2005
Bugün Türkiye'nin en çok sayfa gösterimi yapan 10 sitesinden biri olan Blogcu.com, basit bir blog sayfası olarak tasarlamış ana sayfasını. 
Blogcu.com
Tatil.com - 2005
Günümüzde en dinamik ve en canlı sitelerden olan Tatil.com, 2005 yılında biraz daha statik gözüküyormuş.
tatil.com
izlesene.com - 2006
En fazla sayfa gösterimi yapan Türk sitesi olan video sitesi izlesene.com, video işinin henüz çok masraflı olduğu 2006 yılında yayına başlamış ve bugünkünden çok farklı bir görünüşe sahipmiş.

izlesene.com



Hediye Alırken İşinize Yarayacak 7 Uyarı

Sanki çok anlarmışım gibi size sevgilinize, eşinize, annenize ne alabileceğinizi söylemeyeceğim bu yazıda. Kendimce, alışveriş sırasında işinize yarayacağını düşündüğüm fikirlerimi listeliyorum:

1- Hediye çeki almayın! Hediye çeki veren mağazalar zaten hediye değiştirme kartı da veriyorlardır. En azından 5 dakikanızı ayırıp kendinizce bir seçim yapın kuru kuru ve hissiz bir hediye çeki vereceğinize.

2- Kendisinin almayacağı birşey alın! Zaten almayı düşündüğü bir şeyi hediye olarak almanız hem sürprizi bozar, hem de hatırlanmaz. Almayı düşündüğü 100 liralık parfüm yerine, hoşuna giden ama pahalı diye almadığı 30 liralık bir çift eldiven daha çok sevindirir insanı.

3- El yapımı hediye alın! Üretildiği zaman binlerce üretilen fabrikasyon ürünler veya Çin'den konteynerler dolusu gelen hediyelik eşyalar yerine, mümkünse el yapımı birşeyler bulmaya çalışın.

4- Onun adına bağış yapmayın! Bağış toplamaya çalışan kurumları eleştirmiyorum ama bağış kişisel birşeydir. Birisinin adına bir bağış yaptığınızda siz mi daha çok sevineceksiniz yoksa o mu? O zaman hediyenin anlamı kalacak mı?

5- Kendinizi düşünerek hediye almayın! 4. maddedeki mantıkla, kendi işinize yarasın diye birşey almayın sevgilinize veya ailenizdekilere. Kaş yapiyim derken göz çıkartırsınız, hatta tepki alabilirsiniz.

6- Ucuza hediye alın! Ucuz derken, gözüktüğünden daha ucuz olsun. Mesela alan kişi "oha, kesin 100 lira vardır bu" diyorsa ama siz 60-70 liraya almışsanız bu "ucuz" bir hediyedir. Hediye alan için farkı yok diyeceksiniz ama var. Tersini düşünün: 100 liraya aldınız ama 60 liralık birşey gibi duruyor. Değdi mi?

7- Hediye alın! En önemli uyarı bu. Sizin için birşey ifade edip etmemesi değil, karşı taraf için birşey ifade etmesi önemli. O yüzden özellikle erkeklere söylüyorum: "bence hediye almak çok gereksiz" tarzı mazeretler çalışmıyor.

Kıyak Çekmek

Türkçe konusunda hassas olduğum için, reklamlardaki bazı kelimelere takılıyorum. Mesela İntel'in Facebook uygulaması olarak arkadaşlarına hediye yakıştırma uygulaması var ve adı da Teknolojik Kıyak.

Kıyak kelimesinin ne anlama geldiğini öğrendiğimden beri, pek kullanmamaya çalışırım günlük hayatımda.

Kıyak kelimesinin anlamı:
Atlar, soylarının kalitesi yüksek olsun diye hep en iyi erkek at (aygır) kullanılarak çiftleştirilirmiş. Yılın sadece belli bir zamanında, bir sürü dişi ile birlikte olması gereken bu aygır da hem heyecandan hem de yorgunluktan, cinsel organını dişinin cinsel organına sokmakta başarısız olabiliyormuş. İşte bu sırada seyis veya "kıyakçı" devreye girip, eliyle, aygırın cinsel organını yerleştirmesine yardımcı oluyormuş (resimde görüldüğü gibi). Bu işleme, kıyak çekmek deniyormuş.

İşte bu yüzden "bana bir kıyak yap" falan demeyi sevmem, reklamlarda kullanılmasını da komik bulurum.

Faili Meçhul Kıyak hareketi çıktığında da belki bu yüzden antipatik bulmuştum.

Not: Kıyak kelimesi belki gerçekten buradan çıkmamış olabilir, ama insanlar gerçeklere değil hikayelere inanır, ve bu güzel bir hikaye olduğu için ben buna inanmayı seçtim.

Reklamlarda İçgörüleri Değerlendirmek

Pazarlamada, bir şirket veya bir marka için herhangi bir işe başlamadan önce, o işin, ürünün doğasını bilmek gerekir. Ondan sonra da, hedef kitleyi tanımak (hatta tanımlamak).

Müşteriyi tanımak derken, sadece "25-35 yaş arası A, B sosyo ekonomik statüdeki kadınlar" şeklindeki kalıplardan bahsetmiyorum. İhtiyaçları nelerdir, neler düşünür, onları neler harekete geçirir, ne yaparsam akıllarında kalabilirim... İşte bunların tümüne içgörü (insight) diyelim.

Nike'ın aşağıdaki reklamını birkaç kişinin kendi fotoğraflayıp paylaştığını gördüm. Sanırım İngiltere'de başlayıp, olumlu geri dönüşler alınınca tüm İngilizce konuşulan ülkelere yayılan bir kampanya bu. Fikir çok basit, ama çok önemli bir içgörüye dayanıyor: İnsanların çoğu, ertelemeyi sever. Hatta insanların yapmak istedikleri şeyleri sıraladıkları 43things sitesindeki en popüler istek, "erteleme huyundan vazgeçmek" ("stop procrastinating").

Bu içgörüyü, Nike'ın sloganı olan "Just do it" (sadece yap / yap gitsin) ile tamamlayarak, temiz tasarımlı bu mükemmel açık hava raklamını ortaya çıkarmış ajansları: "Dün yarın demiştin."

Reklam beyaz olduğu için çok dikkat çekiyor (reklamın ilk aşaması: attention), ve gören çoğu kişi kendisinden bir şey buluyor. Adını bile artık reklamlarda kullanma ihtiyacı hissetmeyen Nike, marka sloganını insanların akıllarına kazımak için daha iyi bir yol bulamazdı herhalde.




Son günlerde en çok okunan yazılar

 

bu ne be? Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger